‘Seine nehri, ağır ağır akıyordu. Onun üstünde, zamanın çamuru, kentin yorgunluğu, gökyüzünün griliği vardı. Fakat hâlâ bir aynaydı bu su – geçmişi yansıtan bir ayna.’
Notre-Dame’ın Kamburu – Victor Hugo – 1831 Paris
1882 yılında, zamanın ve tarihin taşıyıcısı Seine nehrinin kıyısındaki bir kasabada dünyaya gelen Elise Raymonde Deroche, suyun aynadaki yansıması gibi bugün, kendi ismini yaşatmaktadır. Oyunculuk kariyerinden geçiş yaptığı havacılık kariyeri, bunu kanıtlamıştır.
1908 yılından 1919 yılına kadar uzanan havacılık yolculuğunda, 8 Mart 1910 yılında dünyanın ilk pilot lisansını alan kadını olmuştur. 1908 yılında havacılık tarihinin dönüm noktalarından biri olarak kabul edilen Wilbur Wright’ın Paris’te gerçekleştirdiği uçuş gösterileri ona ilham olmuş ve havacılıkla ilgilenmeye başlamıştır.
1909’da dönemin ünlü Fransız uçak üreticisi Charles Voisin’den uçuş eğitimleri almaya başlayan Laroche; bir kadının havadan ağır bir taşıtta gerçekleştirdiği ilk uçuş olarak da ifade edilen uçuşunu gerçekleştirmiştir. Voisin tek kişilik bir uçaktır. Öğrenci kokpite otururken, eğitmenin yerden verdiği emirleri dinlemelidir. Voisin uçağı yerde kontrol ederken, Laroche 270 m’lik ilk uçuşunu gerçekleştirmiştir. Oyuncu olarak değil; ama bu uçuş sayesinde ünlü olmuştur.
Kısa sürede ünlenmesindeki etken, uçuş muydu, yoksa dönemin ünlü Flight dergisi manşetlerindeki ‘Baronne’ yazısı mıydı, bilinmez; ama derginin başarıyla sonlanan uçuşu aktarırken Laroche için yanlışlıkla Barones ünvanını kullanması, onun gizemini daha da artırmıştır. Laroche, soylu biri anlamında ifade edilen resmî bir barones değildi, ama etkili olabilmek için bu unvanı sahne ve pilotluk kariyerinde kendisini tanıtmak için kullanmıştır. Derginin yayını sonrasında da Barones de Laroche olarak tanınmaya başlamıştır.
Havacılığa olan tutkusu, çalışma azmi ve cesareti, geçirdiği uçuş kazalarına rağmen onu yıldırmamıştır. Sınav görevlilerinin önünde uçuş becerilerini sergileyip başarılı olduğunda, sağlığı yeterince iyi değildir. Fransız Havacılık Kulubü (Aero Club of France) yetkilileri önünde gerekli manevraları yaptıktan sonra, 8 Mart 1910’da Fédération Aéronautique Internationale (FAI) tarafından 36 numaralı brevet ile ödüllendirilmiş ve dünyanın ilk kadın pilot lisansını almıştır. Böylece havacılık tarihinde dünyada pilot lisansı alan ilk kadın olmuştur.
1910’da, Fransa’da Rheims Hava Buluşması’nda, türbülans yaşamış ve uçağı düşmüştür. Ölümden dönen ve yaklaşık iki yıl süren iyileşme sürecinin ardından tekrar uçuşa geri dönen Laroche, 1913 yılında Fransız Havacılık Kulubü tarafından düzenlenen ve sadece kadın pilotların katıldığı, havacılıkta kadınları teşvik etmek amacıyla verilen Femina Kupası’nı kazanmıştır. Dört saat süren bu uçuşta 323 km mesafe kat etmiş ve kadınlar arasında uçuş mesafesi rekorunu kırmıştır. Bu başarı, hem havacılığa hem de kadınlara ilham olmuştur.
7 Haziran 1919’da Caudron G.3 ile 3 962 metre, 12 Haziran’da 4 800 metre irtifa rekorları kırmıştır. Aynı yılın temmuz ayında, yeni model bir uçağın test uçuşunun yardımcı pilotuyken geçirdiği uçak kazasında hayatını kaybetmiştir. Onun ölümü, kadınlara ilham kaynağı olmasına engel olmamıştır. Tüm kadınların öncüsü ve havacıların ilham kaynağı olan Laroche, uçakta tek başına uçuş yapan ilk Fransız kadın pilottu. Paris’teki Le Bourget Havaalanı’nda dikilen heykeli ise gelen yolcuları karşılamaktadır.
Seine nehri’nin geçmişi yansıtan bir ayna gibi akıp gittiği günümüzde, 8 Mart 1910 yılı yaşatılmaktadır. Bu tarihte bir kadın uçağa binmiş, kontrolü eline almış ve bunu resmen belgelendirmiştir. Bu belgeyle dünyada tanınan ilk kadın pilot olmuş ve bu mesleğin erkeğe özgü bir meslek olmadığını tüm dünyaya göstermiştir. Havacılık tarihinin ve kadınların toplumsal konumunun değişmesinde son derece sembolik ve gerçek anlamda bir dönüm noktası olan 8 Mart, aynı zamanda Dünya Kadınlar Günü’dür. Kadın havacılığını teşvik etmek amacıyla kurulan Women of Aviation Worldwide Week (WOAW) adlı uluslararası kampanya ile 8 Mart haftası Dünya Havacı Kadınlar Haftası olarak ilan edilmiştir.
YORUMLAR