Şu an hala Türkiye’deki kadınların havacılığa olan ilgisi düşük. Ama o havacılığı çok eski dönemlerde sevdi. Amacı ise, havacı kadınların çoğalması.
Aviationext olarak Dicle Yürür’le bir röportaj yaptık. Biz onun ‘Efsane’ olduğunu biliyoruz. Ya siz? Dicle ablayı unuttunuz mu?
Dicle Yürür’e 8 soru sorduk. O da bizi kırmadı ve naçizane destek oldu. Lafı fazla uzatmadan sözü ona bırakalım…
Sizi tanıyabilir miyiz?
14.07.1963 tarihinde İstanbul doğdum. Orta okul ve lise tahsilimi Etiler Lisesi’nde, İngilizce eğitimimi de Basil Paterson Kolej’de tamamladım. Marmara Üniversitesi’nde İngilizce Öğretmenliği Bölümü mezunuyum.
Nerede, ne zaman doğdunuz ve aile yaşantınızı anlatır mısınız?
Çekirdek bir aileyiz, bir erkek kardeşim ve yeğenim var. Babam Mustafa Yürür eski Galatasaray Spor Kulübü’nün futbolcusu. Ordu Milli Takımı’na ve Türk Milli Takımı’na yıllarca hizmet verdi. Ailem; çalışkan, düzenli, sorumluluk anlayışı ile her şart ve koşullarda yılmayan, mücadele eden, uyum sağlayan kişilerden oluşuyor. Öte yandan annem ve babam bizi çok iyi yetiştirdi. Onlar; doğruluk, dürüstlük, vicdan ve merhamet sahibi olarak vatana ve millete hayırlı insanlar olmamız için gayret etmişlerdir.
Havacılık sektörüne ne zaman giriş yaptınız?
Havacılık sektörüne 1986 yılında başladım. İlk olarak İngiliz havayolu British Airways’te Yolcu ve Satış Hizmetleri Personeli olarak görev yaptım. Daha sonra Türk Hava Yolları uzman ve kurumsal iletişim yöneticisi olarak çalıştım. Sonrasında Atlasglobal’de Kurumsal İletişim ve Müşteri İlişkileri Başkanı olarak çeşitli kademlerde çalıştım. 2012 yılında havacılık sektöründen ayrıldım.
Havacılık sektörüyle nasıl tanıştınız?
Üniversite okurken bir gün arkadaşımla mezuniyet için fotoğraf çekimine giderken otobüs Elmadağ durağında durdu. Kafamı çevirdim ve British Airways’in şehir ofisini gördüm. Arkadaşıma döndüm, “Ben böyle bir mesleği yapmak ve böyle bir yerde çalışmak istiyorum” dedim. Mezun olduktan 1 sene sonra İngiltere’ye gittim ve havacılık sektörü için yüksek lisansa başvurdum. O süreç benim için çok zor ve meşakkatliydi. Bir sürü sınav ve akademik yıldan sonra okulu başarı ile bitirdim ve British Airways onaylı sertifikalarımı başarıyla aldım.
Türkiye’ye döndükten sonra British Airways’e başvurdum. İlk olarak Atatürk Havalimanı’nda yolcu hizmetlerinde, sonra şehir ofisinde çalıştım. 1986 yılında o dönem de Türkiye’de havayollarında lisan üstü havacılık eğitim alan (Pilot ve kabin memuru hariç) iki kişiden biriydim. İkinci kişi de bir kadındı ve o arkadaşımla uzun yıllar aynı firmada çalıştık. O dönemde yabancı genel müdürümüz de en alttan en üst kademeye kadar bizi bu meslekte her kademede görmek istediğini, bundan memnunluk duyacağını belirtmişti. Havacılık sektörüne gönül vermiş biri olarak her daim mesleğini aşkla yapan bir çalışan oldum.
Uçağa ilk kez ne zaman bindiniz?
Uçağa ilk kez çocukken babam Mersin İdman Yurdu’na transfer olduğunda bindim. İstanbul-Adana uçuşu gerçekleştirmiştik.
Havacılıktaki en ilginç anınız hangisi?
1986 yılında British Airways’te çalışmaya başladığımda çok genç ve deneyimsizdim. Uçakta defalarca anons yapmamıza rağmen bir yolcu eksikti. En son kadın-erkek tuvaletlerine kontrol ettiğimizde aşırı doz uyuşturucu almış, yarı baygın bir şekilde kalmış yolcuyu buldum. Çok üzülmüştüm genç bir insandı. O olay beni çok etkilemişti.
Havacılık sektörünün geleceğiyle ilgili beklentiniz nedir?
Havacılık ile ilgili gelecekte görmek istediğim şey ülkem için daha ekonomik koşullarda, dünyada ise çevreci, sürdürülebilir ve ekolojik yapıya uygunluğun daha da artması.
Hangi kadını rol model alıyorsunuz?
Marie Curie, Clara Zetkin, Sabiha Gökçen, Afife Jale, Halide Edip Adıvar ve Türkan Saylan. Bunlardan Türkan Saylan tanışma imkanı buldum. Genç bir yaşta ülkeniz en icra köşelerine gidip ülkenin geleceği çocuklara sahip çıktı. Onlara eğitim, öğretim imkanları sundu. Hekim olarak hastalara çare oldu.