Türkiye uzun yıllardır dünyanın en önemli turizm destinasyonlarından biri. Akdeniz’in masmavi koyları, Ege’nin huzurlu kasabaları, Karadeniz’in yemyeşil yaylaları sadece yabancı turistleri değil, kendi vatandaşlarını da cezbeden güzelliklere sahip.
Ancak son yıllarda ortaya çıkan tablo, bu doğal ve kültürel zenginliğin Türkiye’de yaşayanlar için erişilebilir olmaktan giderek uzaklaştığını gösteriyor.
Özellikle yaz aylarında sahil beldelerinde tatil yapmaya çalışan Türk turist, fahiş fiyatlar, yüksek enflasyon ve gelir dengesizliği karşısında giderek daha da sıkışmış durumda.
SAHİLLERDE YABANCI EMEKLİLER, EVLERİNDE TÜRKLER
Türkiye’nin turizm bölgelerinde bugün en rahat tatil yapan kesimlerden biri yabancı emekliler. Döviz gelirleriyle Türkiye’ye gelen Avrupalı turistler için otel fiyatları hâlâ cazip seviyede. Özellikle İngiltere, Almanya ve Rusya’dan gelen emekliler, kendi ülkelerindeki maliyetlerle kıyasladıklarında Türkiye sahillerini her şeye rağmen ekonomik buluyor.
Özellikle yüksek sezon dışında ciddi iskontolarla ülkemize seyahat eden yabancılar kendi ülkelerinin indirim marketlerinden 300-400 euroya Türkiye’ye uçak da dahil 7-10 günlük tatil paketleri dahi bulabiliyor.
Bu tablo, yerli turist açısından tam tersi bir etki yaratıyor. Çünkü aynı otelde kalmak isteyen bir Türk vatandaşı, aylık maaşının birkaç katını bir haftalık tatil için ödemek zorunda kalıyor.
Dolayısıyla sahillerde yabancıların rahatı, yerli turist için giderek artan bir dışlanmışlık hissi yaratıyor. Sosyal medyada sıkça paylaşılan ‘Kendi ülkemizde tatil yapamıyoruz’ serzenişleri, bu eşitsizliğin en görünür yansıması.
FAHİŞ FİYATLARIN GÖLGESİNDE İÇ TURİZM
İç turizmi zorlaştıran en büyük unsur, hiç kuşkusuz fahiş fiyatlar. 2025 yaz döneminde birçok popüler beldede otel konaklamaları gecelik en düşük 4-5 bin liradan başlayıp sonsuzluğa doğru uzanıyordu.
Bu rakamlar, asgari ücretle geçinen veya orta sınıf gelir seviyesindeki bir aile için tatili neredeyse imkânsız hale getiriyor. Sadece konaklama değil, restoran fiyatları, plaj giriş ücretleri ve ulaşım maliyetleri de eklendiğinde bir haftalık yaz tatilinin maliyeti, bir ailenin yıllık birikiminin üzerine çıkıyor.
Bu durum, tatilin bir lüks değil, temel bir ihtiyaç olduğuna inanan kitle için ciddi bir hayal kırıklığı yaratıyor. Zira dünyada refah seviyesinin yüksek olduğu ülkelerde vatandaşlar, senede birkaç kez farklı bölgelerde tatil yapabiliyorken, Türkiye’de tatil artık sadece belirli bir kesimin erişebildiği bir ayrıcalığa dönüşüyor.
EVİNE SIKIŞAN YERLİ TATİLCİ
Artan fiyatlar nedeniyle birçok Türk vatandaşı artık yaz tatilini evinde geçiriyor. Yazlığın bulunduğu bölgeler dışında tatile gitmek, ciddi bir ekonomik yük anlamına geliyor. Bu nedenle ‘şehirden çıkmadan tatil yapma’ veya ‘memlekete gidip aile yanında kalma’ gibi alternatifler öne çıkıyor. Ancak bu durum, turizmin yerli halk için sunduğu kültürel ve sosyal çeşitlilik deneyimini de kısıtlıyor.
Evine sıkışan yerli tatilci, bir yandan hayat pahalılığıyla mücadele ederken, diğer yandan turizm bölgelerinin sadece yabancılara hizmet eden bir alana dönüştüğünü görmekten rahatsızlık duyuyor.
SEKTÖRÜN GELECEĞİ ÜZERİNE BEKLENTİLER
Peki, bu tablo değişebilir mi? İç turizmin geleceğine dair beklentiler, kısa vadede çok parlak görünmese de bazı adımlar umut ışığı taşıyor.
Belediye ve kamu destekli tatil tesisleri yeniden gündeme alınabilir. 1980’lerde ve 90’larda memur ve işçi aileleri için tatil köyleri önemli bir seçenekti. Bugün benzer modeller sosyal devlet politikalarıyla yeniden hayata geçirilebilir.
Butik ve yerel işletmelerin desteklenmesi, büyük otel zincirlerinin tekelleşmesine karşı bir çözüm olabilir. Yerli turist için uygun fiyatlı konaklama seçenekleri yaratmak, iç turizmi canlandıracaktır.
Alternatif turizm çeşitlerinin öne çıkarılması da önemli. Sadece sahil tatili değil, doğa turizmi, kültür rotaları, gastronomi festivalleri gibi seçenekler, daha uygun bütçelerle tatil yapma imkânı sunabilir.
Kur korumalı fiyat politikaları veya yerli turist için özel kampanyalar, özellikle sezon yoğunluğunda büyük önem taşıyabilir. Turizmde yabancıya dönük fiyatlama modeli, yerliyi tamamen dışlamamalı.
KENDİ TOPRAĞIMIZDA MİSAFİR OLMAMAK
Türk turistin tatil yapması bugün hiç olmadığı kadar zorlaştı. Gelirler ile turizm maliyetleri arasındaki makas açıldıkça, tatil giderek toplumun büyük bir kesimi için ulaşılmaz bir hayal haline geliyor. Oysa tatil, sadece dinlenme değil; kültürel çeşitlilik, sosyalleşme ve yaşam kalitesinin önemli bir parçası.
Türkiye’nin turizm politikalarında yerli turisti yeniden merkezine alması, sürdürülebilir bir gelecek için kaçınılmaz görünüyor. Aksi halde sahillerimizde yabancı emekliler rahatça güneşlenirken, kendi vatandaşlarımızın evine sıkıştığı bir tablo, toplumsal huzursuzluğu da beraberinde getirecek
YORUMLAR