2002 yılında, kariyerimin ilk dönemlerinde, İstanbul Atatürk Havalimanı Dış Hatlar Terminali’nde vekaleten Nöbetçi Müdür olarak görev yaparken, gece saatlerinde otoparktan arandım. Gittiğimde, iş toplantısından yeni çıkmış oldukları belli olan, şık giyimli birkaç kişiyle karşılaştım. Yanlarında nakit bulunmuyordu ve kredi kartı ile ödeme yapmak istiyorlardı. Ancak o gece POS cihazlarımızda bir arıza vardı. Kartvizitlerini talep ettim; kurumsal firmalarda çalışan kişiler olduklarını görünce, çıkışlarına izin verdim ve ertesi gün faturanın şirketlerine iletileceğini bildirdim. Kararımın doğruluğundan o an emin olamasam da, en kötü ihtimalle ücretin maaşımdan kesileceğini düşünerek hareket ettim.
Nöbetin ardından sabah saatlerinde Genel Müdür Yardımcımıza durumu aktardım. Kendisi, “Aferin, çok doğru bir karar vermişsin. Ben de olsam aynı şekilde davranırdım,” diyerek desteğini ifade etti. Bu yaklaşım, kariyerimin başında özgüvenimi artıran önemli bir dönüm noktası oldu.
Meslek hayatım boyunca pek çok karar verdim. Her kararı, çok boyutlu bir değerlendirme sürecinden geçirerek; riskleri analiz edip, en doğru ve en düşük riskli seçeneği uygulamaya özen gösterdim. Konuyla ilgili paydaşların görüşlerine daima açık oldum. Kimi zaman yalnızca kendi içgörülerime güvenerek ilerledim, kimi zaman ise alınan geri bildirimler doğrultusunda kararımı revize ettim.
En zor karar anları ise, çok sayıda kişinin yer aldığı ve herkesin farklı bakış açılarına sahip olduğu ortamlarda ortaya çıkıyor. Böyle durumlarda, genellikle bireyler kendi düşüncelerinin haklılığına, sonuca ulaşmaktan daha fazla önem verirler. Bu gibi durumlarda, yöneticinin inisiyatifi ele alması ve kararı netleştirmesi gerekir. Aksi takdirde, verimsiz ve sonuçsuz geçen uzun toplantılarla ciddi zaman kaybı yaşanabilir.
Üsküp Havalimanı’nı işletmeye aldıktan kısa bir süre sonra, terminal önünde ve bağlantı yollarında yoğun şekilde hatalı park edilmiş araçlar olduğunu gözlemledik. Yazılan cezaların caydırıcılığı sınırlıydı ve özellikle yoğun saatlerde trafik akışını engelliyordu. Sorunu çözmek adına, terminale giden yolun giriş ve çıkışına bariyer yerleştirme; yolcu indirip bindirmek için 10 dakikalık ücretsiz bir süre tanıma; bu sürenin aşılması halinde ise otopark ücretinden daha yüksek bir ücret uygulama yönünde karar aldık. Bu model, Avrupa’daki pek çok havalimanında başarıyla uygulanan bir sistemdi.
Kararı almadan önce, ekip arkadaşlarımdan bazıları uygulamanın kaosa yol açabileceğini, geçmişte nadiren yaşanan bazı özel durumlar nedeniyle sorun yaşanabileceğini dile getirdi. Ancak kararlılıkla ilerledik. Uygulama öncesinde basın aracılığıyla kamuoyuna durumu net şekilde aktaran bir bilgilendirme metni yayınladık. Uygulamadan bir gün önce, terminal önü ve bağlantı yollarında tam 150 adet hatalı park etmiş araç tespit etmiştim. Uygulamanın ertesi günü ise tüm yollar boştu. Sistem kısa sürede etkili bir şekilde çalışmaya başladı: kısa süreli gelen yolcular yolcu indirip hemen ayrılıyor, daha uzun kalmak isteyenler ise otoparkı tercih ediyordu.
Bu süreçte detaylı bir analiz gerçekleştirdik, olası sonuçları öngördük ve düşük riskli senaryoları kabul edilebilir sayarak harekete geçtik. Risk gerçekleşse dahi alınacak aksiyonları önceden belirlemiştik. Sonuç olarak kesintisiz bir trafik akışı ve memnuniyetle karşılanan bir uygulama elde ettik.
Karar alma süreçlerinde, olumsuz yaklaşan kişiler her zaman olacaktır. Bazıları sadece risklere odaklanıp, getirilecek kolaylıkları göz ardı edebilir. Bu gibi durumlarda, eğer kararınızın arkasında güçlü bir analiz, hesaplanmış riskler ve iç sesiniz varsa; doğru bildiğiniz yolda ilerlemekten çekinmeyin.



YORUMLAR